28-İğde Boncuğu Ve Ali Gardaşın Nişanı

İğde ağacı Anadolu’nun ilginç ağaçlarından biridir. Çoğunlukla doğal olarak yetişen bir ağaç türüdür. İnsanlar bu ağacı çok sever ve evinin, bahçesinin önüne, sağına soluna eker. Çok alçakgönüllü bir ağaçtır, sulamazsın, kurumaz. Sabırla yaşamaya ve büyümeye devam eder. Bu yaşama bağlanış biçimi nedeniyle çok arsız bir ağaç olarak da tanımlanır.

Baharda öylesine güzel bir koku salgılayarak yapraklarını açar ki, sanki; “Ben de önemliyim, beni de dikkate alın” der. Eğer bakımı yapılır, aşılanırsa değişik aromalı ve lezzetli bir de meyvesi olur. Köylerde, ağacın yokluğunda çoğu zaman yakacağa destek olur, hiç olmazsa, bahçeye çit olur, gölge ağacı olur. İlkbaharda ince dalları çok güzel işlenir.

Baharda Adana’da Ali Gardaş’ın nişanı yapılacaktır. Hazırlıklar erkenden başlar, iğde ağacından küçük iki üç santimetre uzunluğunda yarım santimetre kalınlığında dallar kesilir. Ortası, uçları işlenir. Ve ortası delinerek, bir ipliğe geçirilir.  Bir ağaç bir boncuk, bir ağaç bir boncuk derken tespih misali bir yapı oluşur. Bazen de iki iğde ağacı bir boncuk, ucunda bir filteke (kancalı iğne) bir grup oluşturulur. Nişan hazırlığının önemli bir kısmı da bu göz değmesin boncuklarının hazırlanmasıdır. Gelin kıza mutlaka göz değmesin boncuğu takılır, damada takarken bunun adı maşallah nazarlığıdır.

Hasan ağa yanına Eminatın’ı, Kızı Refika’yı, Emişen ve Veysel’i alır ve bahar gelmeden Adana’nın yolunu tutar. Güzel bir nişan olur. Bu nişan ailenin çok önemli bir kısmını buluşturur. Refika bacı, Emişen bacı nişanda kuaföre götürülür. Kuaför ve saç yapma aletleriyle ilk kez karşılaşırlar. Kuaförden çıkınca herkes birbirine bakar ve uzunca bir süre düştükleri hallere gülerler.

Güzelleşelim derken çoğu zaman komik hale düştüklerini, tanınmaz olduklarını düşünürler. Düğünden sonra da uzun süre bu komik hallerini konuşurlar.

Veysel ağabey, o nişanda Dursel’ e aşık olur. Bu aşk çok hızlı gelişir.

Emişen bacının büyük oğlu Halis sekiz aylıktır. Sabah işe giderken “Bu çocuğun yüzünden kimse öpmesin” diye tembih ederler. Halis o kadar güzel, parlak yüzlü bir çocuktur ki, gören sevmeden geçemez. Bu nedenle aile birbirini; “Aman dikkat edin, şu çocuğa” diye uyarır.

İğde boncuğu Hasan dedenin evinin önündeki iğdelerden hazırlanır. Bir iğde boncuğu Ali Gardaşın cebine, bir iğde boncuğu da gelin kız için hediye paketinin içine konur.

Bu nişan uzun süre görüşemeyen iki aileyi bir araya getirir.  O yıllarda Adana’ya gitmek kolay iş değildir. Özel araba yok, otobüsler çok seyrek ve vatandaş için oldukça pahalıdır. En iyi seçenek kara trendir. O nedenle Anadolu’da kara tren üzerine türküler yazılmıştır.

Kara tren gelmez mola. Düdüğünü çalmaz mola.

Nazlı yardan bana haber vermez mola, vermez mola…

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Check Also

Ali Gardaş/Resimler