32-Zemzem Ablamın Israrı

Anadolu insanı bir gariptir, bazı huyları bir kez yerleşti mi, ölünceye kadar değişmez, kişiyle bütünlük kazanır, bu nedenle çoğu zaman; “Can çıkar, huy çıkmaz” derler. Bu, başkasına zarar verecek ölçü ve nitelikte olmadığı sürece güzel bir karakteristik kimlik göstergesi olarak da değerlendirilir.

Hakkı amcanın hanımı Zemzem abla da böyle tatlı kişiliğe sahip birisidir. Sevecen, düşünceli, çalışkan, dürüst ve çok ilgili bir annedir.

Hüseyin mühendis olarak özel sektörde çalışmaya başlar. Memlekette bayram havası vardır. Yakın çevresinde; “Bizim oğlan okudu, okulunu bitirdi. Mühendis olarak işe başladı. Bir de evlendirsek Allahın izniyle. Ya kimi alacaksınız. Şurada bir kız var, tam Güccüğe göre” diye ifade edilen sorular ve yanıtları uzun süre konuşulur.

Hüseyin izne gelirken arkadaşlarına, özellikle becerikli bayan arkadaşlarına haber verir; babasına, annesine, amcasına ve amcasının hanımlarına, gelinlere ve yeğenlerine hediye almada yardım ister.

Eve alınacak şeyler kolaydır. Karadenizin kıymetli çayları, fındığı ve fındık ezmesi, babanın sigarası, özel tomurcuk çayları derken iş tamamlanır. Ama anneye bir etek, bir de elbise olsun, düğünlerde giyer. Bacıya elbise. Zemzem bacı elbise giymez ona bir başörtüsü ile bir etek alalım, o eteği sever. Babaya güzel bir gömlek. Yok olmaz, bu yetmez. Güzel bir yelek ve bir de özel köstekli saat.

Ne bereketli paraymış, al al bitmiyor. Derken köye iki bavul eşyayla gelir. İlk mühendislik paralarının karşılığıdır bunlar. Karınca kararınca ama köyde akraba ve komşulardan kimseyi unutmamaya çalışır. Bir yapık, bir tülbent. Bu arada köy ilkokulu için de müdüründen ricada bulunur, bir büyük koli kurşun kalem hazırlatır. Ee, kurşun kalem fabrikasının AR-GE mühendisidir, olacak o kadar.

Zemzem ablanın çok emeği vardır Hüseyinlerde. Ne zaman köye o ya da ağabeylerinden biri gelse koşarak yanlarına gelir, gelirken evde biriken yumurtalardan en az yarısını alır getirir, ne yapacağını, hangi ikramda bulunacağının telaşını hep yüzünde hissederdiniz. Böyle bir sevgi karşısında insan ne yapacağını şaşırır.

Hakkı amcayı ziyarete gittiklerinde evde ne var ne yok hepsini bir çırpıda onlara sunmak ister. Amcanın hanımı olması, Emişen ablanın onun gelini olması, ona inanılmaz bir sorumluluk yükler. Hüseyinler okula giderken annesinin hazırladığı azık Zemzem ablanın katkılarıyla nerdeyse iki katına çıkar. Çünkü Zemzem abla ne yapar eder evden gönderecek bir şeyler bulur, çıkınları özenle hazırlayarak getirir.

Hüseyin ona hediye getirdiğinde çok şaşırır ve ifade edilemez biçimde duygulanır. Çünkü hediye almak, bilinen alışılmış bir uygulama değildir. Belki de hayatının ilk hediyesini almıştır. Hem de eşinin Hakkı’sının dahi almadığı hediye, güzel bir fistanlı etek ve bir kaşmir başörtüsüdür.

Zemzem abla bir hikaye veya olayın tekrar anlatılmasını çok sever. “Eee Güccük ne olmuş, bir daha anlat.”  Çevresindekiler; “Anlattı ya” deseler de “Olsun sen bir daha anlat oğlum, nasıl olmuş” der. Bu istek o kadar içten söylenirdi ki, kimse kıramaz, onun hatırına iki üç kez daha anlatırlardı ve dinlenirdi aynı olay.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Check Also

Ali Gardaş/Resimler