Büyük utancım

Dört yaşıma geldiğimde yaşadığım olayları idrak etmeye başladığımı hatırlıyorum. O zamanlar beni tedirgin eden bir olay da geceleri altıma kaçırmak olmuştu. Gece uykuda, yarı rüyada yarı uyanık bir halde iken kendimi dışarıda zannedip işiyordum. Bir süre sonra uyanıyor ve sabaha kadar oluşan ıslaklığı kurutmaya çalışıyordum. Annemin sabahları rutin kontrolünden kaçtığım günler de oluyordu. Çoğu zaman bu rutin kontrollerde yatağı ıslattığım anlaşılmıştı. Annemden çok şiddetli azar işitiyor, kimi zaman da dayak yiyordum. Celal ağabeyimle aynı yatakta yatıyorduk. Bir gece uyandığımda abimin dönüp durduğunu gördüm. O da yatağa işemişti. “Abi suçu ben üstlenirim, nasıl olsa adımız çıktı” dedim. Abim de rahatladı, uyumaya devam ettik. Bu halim ortaokula kadar devam etti.

İlkokul ikinci sınıfta iken yaşadığım bir olay da beni çok etkilemişti. O gün okuldaki son dersimizdi, derste çok sıkışmıştım; birazdan zil çalacak ders bitecek, evlerimize dağılacağız diye düşünüp duruyordum. İzin istemekten utandım, dişimi sıkmaya çalıştım, dayanacak gücüm kalmamıştı. Öğretmenimiz dersi bitirdiğini söylediğinde ben de bittim, kendimi gayriihtiyari bırakıverdim. Islaklık bedenimden süzülüp sınıfın ortasına doğru ilerlemeye başlamıştı. O an yer yarılsaydı da içinde kaybolsaydım, öyle utanmıştım ki; sonrasında o utançla eve kadar arkama bakmadan koştum…

 

Check Also

Kuşların valsi

Körebe, çelik çomak, saklambaç, yakan topu, sek sek, topaç çevirme, beştaş ve cüz çocukluğumuzda oynadığımız …

Bir yanıt yazın