Dune/ Frank Herbert

“Dune” ya da “Çöl Gezegeni Dune” isimleriyle bilinen romanın okuyucuyla tanıştığı tarih 1965’tir. Yazarı Frank Herbert’tir. Frank Herbert, yeni dalga bilimkurgu akımının en önemli temsilcilerindendir. Dune aslında bir serinin ilk kitabıdır. Ardından sırasıyla; Dune Mesihi (1969), Dune’un Çocukları (1976), Dune’un Tanri İmparatoru (1981), Dune Sapkınları (1984), Dune: Rahibeler Meclisi (1985) adlarına sahip serinin diğer kitapları gelmektedir. Seri 6 kitaptan oluşmakla beraber bu seriyle bağlantılı başka eserler de yazılmıştır. Bu romanların tamamı hayali Dune evreninde geçmektedir. Frank Herbert,bu serisinde en az Tolkien’in Orta Dünyası kadar başarılı bir evren kurmuştur. Serinin ilk romanı olması bir yana büyük bir çoğunluk için aynı zamanda serinin açık ara en iyi romanı olduğu kabul edilmektedir.

Roman, Hugo ve Nebula en iyi roman ödülünün de sahibidir. Yine pek çok okuyucu tarafından bilimkurgu romanlarının şahıdır. 700 sayfalık bir roman olmasına rağmen bir solukta bitirilebilir, o denli akıcı bir anlatımı var. Okuyucuyu gerçek dünyadan soyutlayıp içindeki evrene götürüyor. Roman okuyucuya Dune adıyla bilinen Arrakis gezegenin hikâyesini anlatmaktadır. Bir çöl gezegeni olan Dune’un yönetimi Padişah’ın isteği üzerine Atreides Hanedanı’na verilir. Bu durum rakip hanedanlık olan Harkonnenlerin hoşuna gitmez. İşte hikâye böyle başlamaktadır.

Bu gezegenin önemi baharat adı verilen uyuşturucunun çıkarıldığı tek gezegen olmasında yatmaktadır. Bu baharat denilen madde kullanıcılarına geleceği görme yetisi tanımaktadır. Ancak hükmetmesi zordur Arrakis’e, halkı isyankârdır bu gezegenin, su öyle bulunmaz bir nimettir ve de kilometrelerce uzunluğa sahip solucan adı verilen yaratıklar kol gezmektedir. Baharata ve Dune’a sahip olma üzerinden oynanacak kanlı iktidar oyunları içerisinde kimsenin dikkate almadığı birisi vardır ki herkesin kaderini kökten değiştirecek bir isim: Atreides Hanedanı’nın genç varisi Paul Atreides…

Roman, şahane bir kurgunun yanında bizleri dini, siyasi ve sosyal metaforları ile mest etmektedir. Paul karakteri üzerinden kahraman, kader kavramları metaforu yapmaktadır. Paul gerçekten kaderin Arrakis halkına bir hediyesi miydi yoksa Paul kendi yolunu kendi mi belirledi ve doğru zamanda kahraman olmaya aday mı olmuştu?

Check Also

Bir Kitap Bir Film toplu yazılar

Tuğçe Nur KOÇ’un İdarecinin Sesi Dergisinde yayınlanmış “Bir Kitap Bir Film” konulu yazılarının tamamı. Bilgisayar …

Bir yanıt yazın