Eser Prof. Dr. K. Hüseyin KOÇ tarafından hazırlanmıştır. Yazarımız 1962 Sivas-Kümeören doğumludur. Başarılı bir öğrencilik hayatı olan KOÇ, 1989 yılından itibaren akademik yaşamına İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi, Orman Endüstri Mühendisliği Bölümü’nde devam etmektedir. Çeşitli akademik ve idari görevler yürüten KOÇ, halen Orman Endüstri Mühendisliği Bölümünde Orman Endüstri Makinaları ve İşletme Anabilim Dalı Başkanı olarak görevini yürütmektedir. İki patent, bir kitap, iki kitapta bölüm yazarlığı ve 200 civarında ulusal ve uluslararası yayınla akademik yaşamını sürdürmektedir.
Eser, anı ve biyografi türünde olup 185 sayfadan oluşmaktadır. Nispeten kısa sayılan bu biyografik roman akıcı dili sayesinde çok rahat okunabilmektedir. Yazarın üslubu cana yakındır. Yazar sanki bu anıları, yüz yüze gerçekleşen bir buluşmada bize anlatmaktadır. Her satırına, her kelimesine emek verildiği anlaşılmaktadır. Bu emekte yalnızca yazarın payı yoktur, romanın içindeki her bir karakterin de payı vardır.
Anılardan oluşan bir romandan bahsettiğimiz için burada bahsedilen karakterlerin bir kısmı hayattan göçmüş bir kısmı da halen hayatta olan kişilerdir. Her biri ayrı ayrı romanı yazılabilecek kadar dolu yaşam sürmüşlerdir. Bölüm adları yer yer gülümsetmekte, okuyucuyu o bölümün duygusuna hazırlamaktadır. Bölümlerin içinde yer alan fotoğraflar, anlatılan anıların içerisine daha rahat girmemize yardımcı olmaktadır.
Eserin okuyucuda bıraktığı bu etki romanı okunması oldukça keyifli hale getirmiştir. Her bölümde birbirinden farklı bir anıya misafir olunmakta, roman bizi diyar diyar gezdirmektedir: Kümeören, Gemerek, Adana, Trabzon, İstanbul… Özellikle tarlalardan ve yetiştirilen ürünlerden bahsedilen kısımlar, şehir yaşamına alışkın olanlar için çok ilgi çekicidir. Aynı zamanda yeni neslin neredeyse tamamen yabancı olduğu yöresel bazı kavramlar yer almaktadır. Bu yöresel kavramlara örnek verecek olursak: Tuluk, Çıngıl, Alaçık, Çinik ilk akla gelenlerdir. Bu kavramların kısaca açıklandığı bir bölüm de bulunmaktadır.
Yazarın “Ali Gardaş”a duyduğu sevgi ve saygıyı daha romana başlamadan hissetmeniz mümkündür. Ali Gardaş, özlenen Anadolu insanının belki de en iyi temsilcisidir. Her daim güler yüzlüdür mesela, çalışkan ve saygılıdır. Kardeşleri için ikinci bir baba figürüdür. Gittiği her yerde, oranın da “Ali Ağabey”idir. Aslında gittiği yerlere beraberinde Anadolu’yu da götürmektedir. Eser boyunca okuyucuya Anadolu değerleri sunulmaktadır. Roman belki de bu değerler için yapılmış bir saygı duruşudur.