Boğulmamak İçin/George Orwell

George Orwell’ in en bilinen iki eseri Hayvan Çiftliği ve 1984 kadar tanınmamış olan bu romanında yazar, her zamanki ironik üslubundan ve mizahi anlatışından bir şey kaybetmemiş. Kapağında yazarın adı yazmasa bile Orwell severler bu romanın ona ait olduğunu hemen anlarlardı. Romanımızın ana karakterinin adı George Bowling’tir. Ana kahramanın adından, yazarın bu karakteri oluştururken kendisinden esinlendiğini rahatlıkla anlıyoruz. Zaten yazarın hayranları bunu roman boyunca çeşitli başka yollarla da anlayacaklardır.

Roman, yazarın her romanında olduğu gibi salt bir gerçekliğe ve acı acı gülmenize neden olan kara mizaha sahip. Yazar bu kara mizahı gerçeklikten elde ediyor. Güldüğünüz şeyler sizin de hayatınızda hep olanlardır. George Bowling kırk beş yaşında, evli, iki çocuk sahibi bir sigorta pazarlamacısıdır. Yıl 1938. İkinci Dünya Savaşı kapıdadır. İngiltere’nin sıradan bir banliyösünde yaşayan George da herkes gibi bu savaş tehdidi ile yaşamaktadır.

Roman, çoğunlukla ana karakterimiz etrafında döner, hatta bol bol iç dünyasında ve geçmiş anılarında geçer. Bu durum George Orwell’in her romanında kullandığı bir anlatım biçimidir. Hatta yazarın severleri, özellikle bu anlatım biçimini çok akıcı ve sürükleyici bulmaktadırlar. Gerçekten de bir solukta bitiverecek bu romanda kendinizi bir anda 1938 yılının İngiltere’sinde bulacaksınız. George’un tüm anılarında orada olacak ve George’un sıkıntısına, buhranına siz de ortak olacaksınız. George korkmaktadır ama kesinlikle savaştan ve savaşta ölmekten değil. O daha önce de savaş görmüştür; İlk Dünya Savaşını… Tüm korkusu da bu yüzdendir. Savaş her şeyi değiştirecek yıkıcılıktadır.

Dünya savaşından sonra insanlar değişmiştir, tüm dünya değişmiştir. İnsanlar bir kıskacın pençesinde gibi çabalamakta ama aslında hiçbir ülküye de sahip değillerdir. Bu savaştan önce olmayan bir insan tipidir. Boş yere ve boş vermişlik içinde yaşayan insanlar… George işte öyle bir sıradanlığın içinde kaybolmuştur. Eşi ile aynı evin içinde birbirine katlanan iki insandırlar. Çocuklar ise öyle sanatsal yanları olmayan küçük baş belaları gibidir George için. Bu dünyada yapayalnızdır ama zaten modern dünyada herkes öyledir ve George bunun gayet farkındadır. Evin borcu, çocukların eskiyen ayakkabısı, tüm derdi budur yaşamda, tek önemsediği, amacı bu kadardır işte. Bu keşmekeş içinde boğulmak işten bile değildir. George ise boğulmamak için yüzeye çıkıp nefes almalıdır. Bunun yolunun ise kaybolan geçmişe, savaş öncesindeki hayatına dönmekle olacağına karar verir. Peki bu gerçekten mümkün müdür? Çocukken yaşadığı küçük kasabaya doğru yola çıkar. Fakat hiçbir şeyin savaş öncesi gibi kalmadığı gerçeği ile karşılaşan George, artık kendisini bu modern dünyada gezinen bir hayalet gibi hissetmektedir. İnsanlar onu anlayamamaktadır, belki de o insanları anlayamıyordur.

Aslında 1984’ün temellerinin atıldığı bu romanda en dikkat çekici olansa ana karakterimizin balık tutmaya olan tutkusudur. Bu kaliteli film ve özellikle de romanlarda sık görülen bir imgelemdir. Karakterin tüm kişiliğini ya da bulunduğu durumu yansıtan basit bir hobi ve benzeri imge kullanmak… Değişimden korkan George kendi tanımlamasıyla asla değişmeyen bir uğraş olan balık tutmaya tutkundur. Bir olta gelişse bile ucuna yem için solucan takmak gerekir. Balıklar da değişmez. İşte bu yüzden balık tutmak, George için huzurdur…

Check Also

Bir Kitap Bir Film toplu yazılar

Tuğçe Nur KOÇ’un İdarecinin Sesi Dergisinde yayınlanmış “Bir Kitap Bir Film” konulu yazılarının tamamı. Bilgisayar …

Bir yanıt yazın