Almanya ile ilişkilerimiz çok eskilere dayanmaktadır. Osmanlı zamanı askeri ve idari işbirliklerinin yanı sıra birinci dünya savaşına birlikte katılma, mağlubiyet, Mondros Ateşkes Antlaşması, yurdumuzun işgali, Kurtuluş Savaşı ve Yeni Türkiye Cumhuriyeti tarihimizin önemli dönüm noktalarından biridir. Ayrıca İkinci Dünya Savaşı ve Almanya’nın hezimeti, Alman Bilim insanlarının Türkiye’ye sığınmaları ve Türk Üniversitelerine katkıları bir başka önemli süreçlerdir. Daha sonra Almanya’nın imarı ve yeniden ayağa kalkması doğrultusunda Türkiye ve Almanya arasında varılan işgücü işçi göçü anlaşmaları bugün sayıları yaklaşık dört milyona yaklaşan ‘Almancı’ olarak da zaman zaman negatif anlam yüklenen, gurbetçilerin ikinci büyük azınlık grubu, ikinci büyük dil grubunun oluşmasında bir başka dönüm noktasıdır.
Aşağıdaki hikaye bir bütünün sadece bir damlasıdır.
Karahan Enişte çok çalışkan bir adam. Güçlü kuvvetli tıknaz bir yapısı var. Garip bir çocukluk ve kimsesiz bir yaşam sürmenin verdiği yetişme ortamında çok yokluk yoksulluk çekmiş biri. Kömür madeni ocağında madenci, tarlada çapa yapan, tırpanıyla ekin biçen bir ırgat, mahallede inşaat bekçisi. Mersin’de mevsimlik portakal narenciye toplayan işçi. Zaman zaman yarıcı, azap, çoban gibi herişi yapan becerikli bir adamdır Enişte. Alnının teri ile yaşamını kazanan çalışkan bir kişi. Aynı zamanda neşeli mi neşeli, ağzında türküsü, yüzünde gülümsemesi olan hayatla barışık sempatik bir adam. Konuşkan, girişken ve sevecen. Girdiği toplumda garipliğinin yanı sıra çalışkanlığı, güler yüzü ve neşesiyle de iz bırakan bir kişilik. Teyzemle evlenir iki erkek iki de kız çocukları olur.
Almanya’ya işçi alınacağı haberi tüm Türkiye’ye yayılır. İnsanlar İş ve İşçi Bulma Kurumuna akın ederler. Başvuru sayısının çok olması nedeniyle Almanya’dan gelen işçi alım merkezi görevlileri işçi olarak gönderilecek kişileri seçmeye başlarlar. Sağlık raporunun yanı sıra kendi sağlık ekipleri tarafından muayaneye tabi tutulurlar. Bazı meslek dallarında da tecrübeli eğitimli eleman ararlar. Karahan Enişte hemen bir maden işçisi sertifikası yaptırtır kendisine para karşılığı.
İşçi alım merkezinde hem Alman hem de Türk sağlık tarama ekipleri tüm raporlara rağmen fiziki muayeneden geçirirler tüm başvuranları. Tam bir seçmece uygulaması ile nitelikli iş güçü alımı yapılmaktadır. Günümüzde ise dil bilen üstün eğitim başarıları ile alanlarının en iyi doktor mühendis gibi başarılı elemanlara iş teklifi yapmaktadırlar.
İşte böyle bir ortamda muayenelerden geçer Karahan Eniste İstanbul’daki alım merkezinde. Alım merkezinin önü ana baba günü. İş ve İşçi Bulma Merkezlerinden gönderilen kişiler muayene edildikten sonra, Alım Merkezinin de uygun görmesiyle, mesleklerine ve tecrübelerine göre seçilip, çeşitli firmalarda ve maden ocaklarında çalıştırılmak üzere sözleşme imzalatılır.
Sıra Karahan Enişteye gelir. Bebekken geçirdiği ateşli hastalık nedeniyle gözleri şaşıdır Karahan’ın. O nedenle Kör Karahan derler. Karahanın görme bozukluğu olup olmadığına bakılmaksızın, aus, keine kontrak, denir dışarı gönderilir. Derdini anlatamayan Karahan, bakar kontrat verilmeyecek. Kendisi gibi red alan kişilerle sohbet ederken, ya ne dert ediyorsunuz, gider memleketimizde çalışmaya devam ederiz, haydi biraz keyiflenelim. Bizim oranın bir türküsü ile halay çekelim der. Halay başına geçer, üç ileri üç geri adım atacağız, benim söylediğim dizeleri (anonim) aynı namede sizler de tekrarlayacaksınız.
Leblebi koydum tasa
Doldurdum basa basa
Benim yarim çok güzel
Birazcık boydan kısa
Hop ninnayı ninnayı
Gel oynayı oynayı…..
Dışarıda türkü söyleyip halay çeken insanları gören Alman sağlık ekibi çalışmayı bırakıp halay çeken adamları ilgiyle izlemeye başlar. Bir keyif bir neşe, yok öyle bir şey. Hele baştaki adeta türkünün ritmi ile bir bütün olmuş o güzel diz kırma hareketi ile ekibi yönlendirmesi izleyenleri mest eder. Seyrederken birbirlerinin gözüne bakan ekip, işte bu adam üretici yaratıcı ve de yönetici bir adam, üstelik de küsmeyen yaşama neşeyle tutunan birisi. Bu adamı değerlendirelim. Madenci olmasını bir kenara bırakalım. Onu Miele Fabrikasına yazalım gitsin, orada çalışsın diye karar verirler ayaküstü. Kararı tercüman aracılığı ile Hemen ekip başı Karahan’a bildiriler.
Sözleşme imzalanır. Karahan Bielefeld’e gelir. Fabrikanın misafir işçilere ayarladığı Heim denilen yurt vari misafirhanesine yerleşir. Daha sonra eşi Döndü’yü ve çocuklarını götürür. Aralıksız 30 yıl çalıştığı Miele’den altın kol saat ile ödüllendirilir Karahan.
Almanya’ya tek başına gelen Karahan, bugün çocukları ve sebep oldukları ile yaklaşık 40 kişilik kocaman bir ailenin tarihi dönüm noktasıdır.
Emekliliğine bir yıl kala geçirdiği beyin kanaması sonrası hayata veda eden Karahan Bezdüz hafızalarda yardım sever, bonkör, sempatik, konuşkan, neşeli hoş bir seda bırakmıştır.
Rahmet ve minnetle…