ALİ GARDAŞ

46- Gomerle Misis Yolculuğu

Ali Gardaş, Misis’e gidelim dediğinde herkesi bir sevinç duygusu kaplardı. Çünkü, orada büyük bir aile dayanışması yaşanırdı. Bu yüzden ziyaretin uzun sürmesi için Misis yolculuğunun ertesi gün tatil olan bir günde yapılması tercih edilirdi. Misis, yeni adıyla Yakapınar, Adana’ya 30 km uzaklıkta, Ceyhan nehrinin kıyısında önemli tarihi yerlerden biridir. Ünlü, “Misis Höyük Müzesi” oradadır. Bir deprem yaşamış ve yeni Misis …

Devamını Oku

45-Komşu Ziyareti

Ali Gardaşı çok seven komşuları, arkadaşları vardı. Unutulamayacak güzelliklerden biri de, en az haftada bir kez yapılan, çoğu zaman iki veya üçü bulan ev ziyaretleriydi. Özellikle Hüseyin hayran kalırdı bu sohbetlere. “Çoğu zaman ödevim, dersim olmasa da ağız tadıyla katılsam şu sohbetlere” diye hayıflanırdı. Güncel yaşam hakkında kendi kendini sorgularken;  “Bunca yıl okuduk, en fazla ilkokulu bitirmiş bu insanların onda …

Devamını Oku

44-Çiğit Dağının Altında Gelmeyen Ecel

Çiğit özellikle Çukurova’nın yaşamsal kaynağı, pamuk bitkisinin kozası, çekirdeği. Çiğit yağ yapımında kullanılır. Yağ oranı % 12-18 arasında değişir. Preslenerek çıkarılır yağlar çiğitten ve rafineri edilerek kullanıma hazırlanır. Yağı alınan çiğit kozalarında geriye kalanlar küspe olarak değerlendirilir. Çiğitlerin üzerinde kalan pamukçuklardan barut yapımında yararlanılır veya kağıt yapımında kullanılır. Tozları da yakıt olarak kullanılır. Atılacak işe yaramaz bir tarafı yoktur bu …

Devamını Oku

43-Alı Gardaşın Gomeri

1978-1979 yılları, bir yağ fabrikasında çalışan Ali Gardaş her gün erkenden kalkar, çiğitleri kamyona yükletir ve fabrikaya götürür. İşi oldukça ağırdır ve geç saatlere kadar sürer. İş dönüşü eve kamyonuyla gelir ve hafta sonu iş yoksa kamyon kendisinde kalırdı. O hafta sonu yarım gün çalışan Ali Gardaş öğle üzeri eve gelir. “Erken hazırlanın da bugün dayımgile gidelim,” der. Herkesi sevinç …

Devamını Oku

42-Büyükdere

Büyükdere, tarlalar içerisinde gerçekten çok özel yeri olan bir tarlaydı.  Öncelikle köye uzak, kırsal bir alan içerisinde olmasına karşın, 35-40 dönüm büyüklüğünde, bereketli mi bereketli bir tarlaydı. Çok tatlı bir eğim içerisinde en üst kısmında üç dört adet alıç ağacının yer aldığı, en alt kısmında adıyla özdeş büyük bir derenin geçtiği ve içinde dereye yakın yerde özel kaynak suyu olan …

Devamını Oku

41-Ablamın Mantısı

Emine Hatun, Hüseyin’in annesi, Hasan dedenin deyimiyle ‘Çıtağın Kızı’, yemek konusunda çok özel becerilere sahip birisi değildir. Hatta Hasan dede onu sık sık eleştirir: “Şunu şöyle yapsana hatun, bak bu böyle olmaz, benim Remziye’m olacaktı ki, baksaydın nasıl pişirirdi bunu.” Emine hatun çoğu zaman bu sözlere aldırmaz, bazen de, çok canına tak ettiğinde, “Al o zaman kendin yap” diyerek tepkisini …

Devamını Oku

40-Kaysı Sepeti

Temmuz’un ilk haftası, Hüseyin üniversitede, bütünlemeye kalmadan derslerini vermiş. Gerçi finalde geçmek, üç sınavın ortalaması pek kolay olmuyor, üstelik notları da yüksek getirmek çok zor. Ama Hüseyin’in bütünleme sınavlarına ayıracak zamanı yok. Memlekette babası yalnız, işler onu bekliyor. Sekiz aylık bir özlemin sonucunda ailesine kavuşur Hüseyin, henüz ne Ali Gardaşı ne de Veysel ağabeyi gelememiştir memlekete. Bu yaz gelebilecekler mi …

Devamını Oku

39-Doyasıya Islanmak

Aklımdan bir türlü çıkmayan ve çok özlediğim anılardan birisi de tarla sulamaktı. Özellikle ilkbahardan yaza doğru filizlenerek güneşle buluşmaya başlayan bitkiler; domates, salatalık, soğan, patates, arpa, pancar hatta buğday mutlaka sulanmak isterdi. Ne kadar sulanabilirlerse o kadar büyüme-gelişme eğilimleri artardı. Kümeören bu bakımdan şanslıydı. Cemal amcamın büyük gayretleriyle köye bir sulama barajı yaptırılmıştı. Gerçi kendi ailelerinin, tüm kabilenin bağı bahçesi …

Devamını Oku

38-Refika Bacı İle Yaratılan Medeniyet

Ailenin en büyüğü Refika ablaydı. Çok akıllı, becerikli ve özel yetenekleri olan birisiydi. Özellikle çocukken annesinin ölümünde yaşadığı acının etkisiyle mi, yoksa bir rahatsızlık sonucu mu tam bilinmez çocukluğundan beri net görememe sorunu vardı. Doktor yoktu, olsa bile muayeneye verecek para ile onu doktora götürecek adam yoktu. Bu yüzden, tedavi de olamamıştı. Hasan dede beş çocuğun geçimini sağlamak için koştururken, …

Devamını Oku

37-Su Hendeği Derin Olur

Hüseyin, üniversite ikinci sınıfa geçmiş ve dersler biter bitmez ailesinin yanına Kümeören’e gelmişti. Yoğun bir iş döneminden sonra köyde ekinler biçilmiş, harman kaldırılmış, artık yaz mevsimi de yerini sonbahara bırakmaya başlamıştı. Hasan Ağa; “Oğlum” dedi, “Gitmeden şu kayacıktaki tarlanın hendeğini atın. Yoksa bahara oradan ekin alamayız.” Kayacık, köyden yedi sekiz km kadar uzakta, ovanın en düz ve çayırlık bölgesindeydi. O …

Devamını Oku