Bir yaz dönemi akşamüzeri ailenin yaşlıları oturmuş sohbet ediyorlar. Ali Gardaş da Adana’dan izne gelmiş. Gelirken de amcalarına birer gömlek, amcalarının hanımına da birer elbise almayı ihmal etmemiş. O elbise deyip geçmeyin, hanımlar bir yıl düğünde, önemli günlerde hep bu elbiseyi giyerler. Hatta bir yere gidilecekse ödünç elbise istenir, akrabadan, konudan komşudan. İşte böyle bir yaz başlangıcında Hasan emmi, Hakkı …
Devamını OkuALİ GARDAŞ
25-Düğün Yeri Oyun Yeri
Hasan dedenin kız kardeşi Fidan bacı Gemerek’te Yahya bey ile evlenir. Yahya bey; o yörenin ileri gelen eşrafından Çataklardandır. Yahya beyin ikinci evliliğidir. İlk eşinden Fatma, Lütfiye ve Yıldız isminde üç kızı vardır. Fidan bacının da ikinci evliliğidir. Onun da ilk evliliğinden Lütfi ve Osman isminde iki oğlu vardır. Hayatın zorlu sınamalarından geçen bu iki insanın birlikteliğinden Behsat, Hatice ve …
Devamını Oku24-Yıldızlar Var Emmi Acık Daha Yatak
Anadolu’da bir söz vardır; “Çalışacak insanın üzerine güneş doğmaz.” Bu sözün anlamı gerçekten iş yapmak istiyorsan sabah namazından önce kalkacaksın ve güneş doğmadan işinin başına geçmiş olacaksın demektir. Hasan dede çok gayretli birisidir. Söz vermiştir kendine, ailesini ve çocuklarını perişan etmeyecektir. Sabah namazıyla kalkar ve çoğu zaman gün ağarmadan yola koyulur. Refika bacı henüz 11, Emişen 7 yaşındadır. Bir gün …
Devamını Oku23-Eşeğin Kıymeti
Anadolu’da harman vaktidir. Yaz ortasında, nerdeyse tam 12 aydır geçmiş yılda hazırlanan un kullanılmaktadır. Yazın son ayına girildiğinde mevcut unlar da biter. Sağdan soldan un arayışları çoktan başlamıştır. Satın alacak para da olmadığı için genelde olanlardan ödünç istenir. Ama nafile, kelin tarağı olsa başını tarar derler ya, herkesin unu kendine yetmez hale gelmiştir. Bu yüzden, ilk çıkan buğdaylardan hızla bir …
Devamını Oku22- Sarıkız’ın Azmi
Sarışın, parlak tüylü, insana arkadaş gibi yakın, ama bir o kadar da tedirgin ve hareketli bir hayvandı. Hasan dedenin 30 yıllık ineklerinin son eseriydi. Sarıkız adını verdikleri bu düveyi satmaya kıyamıyorlardı ama başka seçenekleri de yoktu. Yeniçubuk’ta haftada bir toplanan mal pazarına gidiş için planlar yapılmıştı bile. Hasan dede; “Oğlum, bu gece kalk, Bülent’i de yanına al, bizim Sarıkızı Yeniçubuk …
Devamını Oku21- Eşşek Sıpası
Hasan dedenin torunu Bülent henüz 10-11 yaşlarındaydı. Bir gün dedesinden eşeğini istedi. Levent’in sabah malları yaymaya götürdüğünü, kendisinin de kayacığa azık götüreceğini, eşeğin de akşama kadar ineklerle birlikte yayılacağını söyledi. Hasan dede eşeğine kıyamasa da torununu kıramadı; “Tamam oğlum, bak eşeğin doğumu yakın, hızlı sürüp fazla sıkıştırmayın, yazıktır. Levent’e tembih et! Kimsenin ekinine bostanına zarar vermesin. İneklerin başından ayrılmayın. Gelirken …
Devamını Oku20-Ne Dedin De Almadım
Bir bahar günü Ali Gardaş 10 günlüğüne izin alır. Bayramı da Kümeören’de geçirecektir. Adana’dan çıkıp gelir. Ali Gardaşın geldiği duyulunca Hasan dedenin evi dolup taşar. Geç saatlere kadar çok güzel sohbetler edilir. Aradan üç dört gün geçer. Bir gece, yüksek sesle tartışmalar duyan Ali Gardaş uyanır ve ne oluyor diye kulak kabartır. Hasan dede eşi Emine hatuna; “Deli Çıtağın kızı …
Devamını Oku19-Bir Çay Da Bana Getir Demli Olsun
Tatıllı, Beştepelerin güney batı zirvesine yakın bir yere yerleşmiş, Kümeören’e altı km uzaklıkta, Kayseri vilayetinin Sarıoğlan ilçesine bağlı büyük bir köydü. Orada Telli hala ve çocukları vardı. Hamza ağabey, Semiha bacı, Sadettin ve Doğan ağabeyler. Aslında başka yakın akrabalar da vardı, Battal emminin çocukları gibi, ama Tatıllı denince akla Telli hala gelirdi. Herhalde Telli halanın yeğenlerine olan düşkünlüğü bunda çok …
Devamını Oku18-İnce Tarla
İnce tarla köye beş km kadar uzaklıkta, üç buçuk dönüm büyüklüğünde, ailenin gözdesi tarlalardan biriydi. Köyden kayacık istikametinde çok hafif bir eğimle ovaya doğru uzun bir süre gidilirdi. Yol üzerindeki Hanın Pınarı en önemli istirahat yeriydi. Burada mola verilirdi. Koca ovada su almak için buradan daha iyi bir seçenek yoktu. Hanın pınarından iki km kadar ileri gidilince ince tarlaya ulaşılırdı. …
Devamını Oku17-Atın Sağduyusu
Bir gün Veysel ağabeyim, “Hüseyin, haydi Gardaşım, çift sürmeye gidiyoruz” dedi. Büyükdere’de tarla sürmeye gidecektik. İki at, bir sürücü, bir sapan ve pulluk bu işin aktörleriydi. Kırat ve Alat ise bu işin baş aktörüydü. Anadolu’da tarla sürmeye çift sürme de denirdi. İki Gardaş birlikte yola çıktık. Dört kilometrelik yokuş yukarı olan yol, at arabasıyla çok da uzun sürmedi. Nihayet Büyükdereye …
Devamını Oku