Kötülüğün Sıradanlığı:  Adolf Eichmann Kudüs’te/Hannah Arendt

Eserin orijinal adı “Adolf Eichmann in Jerusalem: A Report on The Banality of Evil”dir. Hannah bu eserinde kötülüğün kaynağının doğaüstü bir yerden gelmediğini savunur. Yani kötülük bizim doğuştan içimizde olan bir şey değildir. Gayet iyi diye niteleyebileceğimiz insanlar yaptıkları eylemlerle ya da kayıtsızlıkları ile kötülüğe sebep olabilmektedirler.

Modern dünyada sıradan bireyler git gide daha da duyarsızlaşmaktadır. Bu duyarsızlaşma “beni ilgilendirmez, benim meselem değil” şeklinde olabildiği gibi, gerçekten de kötü olay karşısında üzüntü duygusu hissetmemeye kadar gidebilmektedir. İlki bireyin bencilleşmesi ve toplumla ve diğer insanlarla bağının zayıflamasıyla ilgilidir. İkincisi ise kötülüğü kanıksamakla ilgilidir. Bu da insanın ve toplumun yozlaştığına dair bir kanıttır. Kötülüğü devamlı bir hareket haline getirdiğiniz zaman mesela birine işkence etmek gibi bu kötülük bir süre sonra uygulayan kişiye rahatsızlık vermemeye başlamaktadır. Bu durumda birey yaptığı kötülüğü normalleştirmektedir

Bazen de insanın iyi ile kötüyü ayıramadığını belirtir. Bunun nedeni bilgi yoksunluğu, cehalet olabilir. Bu noktada kötülüğün kaynağı kötü bir kalbe sahip olmaktan daha ziyade cehalettir. Hannah ‘ın bu iddiasını destekleyen birçok psikoloji ve sosyoloji deneyi yapılmıştır. Edebiyatta kötülerin ya hep şaşalı sayılan bir sebepleri vardır mesela intikam güdüsü gibi ya da kötü kabul edilen karakter özelliklerine sahiptirler mesela kıskançlık, kibir gibi. Ancak Hannah’a göre ortalama bir insan akla hayale gelmeyecek kötülükleri çok rahat bir şekilde yapabilir. Bu bireyin kıskanç olmasına ya da birinden intikam almayı istemesine gerek yoktur. Eserde ortalama insana örnek Eichmann’dır. Yine bu ortalama insan çok da zeki değildir.

Oysa ki yaygın bir inanışa göre kötüler zeki olurlardı. Ancak Hannah bu kanıyı da Eichmann örneği ile yıkmaktadır. Çünkü Eichmann filmlerde gördüğümüz karizmatik kötü karakterlere hiç benzememektedir. Eichmann ise oldukça basit bir insandır. Sokakta yürürken yanımızdan geçen insanlardan hiçbir farkı yoktur. Eichmann sorgulamayan, düşünmeyen bir bireydir. Ona ne emredilmişse onu yapmıştır. Düşünmediği için de en ufak bir vicdan azabı bile hissetmemiştir.

Eichmann, kurallara ve yasalara çok bağlı aslında çok ideal ve düzgün bir vatandaştır. Ancak bu düzgün vatandaş katliamlar yapmıştır. İşte tüm bu durumlar ve Eichmann örneği “kötülüğün sıradanlığı” kavramını oluşturmuştur.

Check Also

Bir Kitap Bir Film toplu yazılar

Tuğçe Nur KOÇ’un İdarecinin Sesi Dergisinde yayınlanmış “Bir Kitap Bir Film” konulu yazılarının tamamı. Bilgisayar …

Bir yanıt yazın