Orijinal adı “Tenkuu No Shiro Laputa” olan film İngilizce ’ye “Laputa: Castle in The Sky” ve Türkçe ’ye ise “Laputa: Gökteki Kale” adlarıyla çevrilmiştir. Meşhur Japon animatör Hayao Miyazaki’nin 1986 yılı yapımı ilk anime filmlerinden biridir. Film gösterime girdiği 1986 yılında Animage Anime Büyük Ödülü’nün sahibi olmuştur. Ülkemizde ise 2007 yılında gösterime girmiştir. Miyazaki her filminde kullanmayı alışkanlık edindiği temaların birçoğunu bu filmde ilk kez kullanmıştır. Filmin geçtiği yıllar 1900’lerin başı gibi görünmektedir. Bu bilgi filmde bize verilmese de kıyafetler, kullanılan eşyalar ve mekânlar izleyicide bu intibaı uyandırmaktadır.
Film diğer tüm Miyazaki filmlerinde olduğu gibi izleyicide filmin içinde yaşama isteği uyandırmaktadır. El değmemiş bir masumiyet vardır. Miyazaki, filmlerinde sevgiyi ana tema olarak kullanır. Bu filmde de sevginin gücünün bu dünyadaki en büyük güç olduğu anlatılır. Filmde herkes çok gelişmiş ve efsanevi bir uçan şehir olan Laputa’nın gücünün peşindedir. Mesela bu güç korsanlar için laputanın hazineleridir. Buradaki uçan şehir laputa birçok açıdan kayıp kıta Atlantisi andırmaktadır. Ancak Laputanın gücü Atlantis efsanesini de aşmaktadır. Ayrıca Laputa şehri fikri Jonathan Swift’in romanı olan “Güliver’in Gezileri”nden alınmıştır.
Laputa teknolojik olarak çok ilerlemişti ve insanları ise çok zengindi. Peki, ne olmuştur da bu şehirde artık yaşayan hiç insan kalmamıştır? Film baştan sona soluksuz izlenen bir macera sunmaktadır. Her şey Shita’nın ailesinden bir kolye miras almasıyla başlamaktadır. Kolyenin ucundaki taş uçan şehir Laputadan gelmektedir. Küçük bir kız olan Shita içine düştüğü bu olaylar silsilesinden korkmaktadır. Bu yolculukta ona destek olacak yol arkadaşı Pazu ile tanışır. Pazu bir madende çırak olarak çalışmaktadır. Miyazaki filmlerinde her zaman halkı temsil eden bir karakter yer alır.
Yine her Miyazaki filminde olduğu gibi ana karakter kadın onun destekleyici arkadaşı olan karakter erkektir. Filmin kötüsü de kadındır ancak kötülük o karakterden kaynaklanmaz. Kötülük kendi çıkarı uğruna herkesi harcayabilecek insanlardan kaynaklanır. Filmde kontrolsüz sanayileşme ve odağına insanı almayan teknik ilerlemenin doğaya verdiği zarar da çarpıcı bir görsellikle anlatılmaktadır. “Köklerini toprağa sal, rüzgârlarla birlikte yaşa. Kışı tohumlarla geçir, baharda kuşlarla şarkı söyle”