Pek çok insanın içinde taşıdığı en önemli arzulardan biri de yazma arzusudur. Zira yazma, en iyi paylaşım araçlarından birisidir. Benim yaşam döngümde de öyle önemli iki üç durak vardır ki, yazma isteğim depreşmiş ama sonuçsuz kalmıştır. Dünyanın bir diğer ucunda Oklahoma eyaletinin ortasında Ali Gardaş’ı kaybedince, yazma arzusu içimde bir fırtınaya dönüştü.
Vefalı olmak, duygusallığın zirve yapması, Ali Gardaş’a verilen söz elbette çok önemli etkenlerdi. Ama dahası da vardı. Çok seviyordum köyümü, ilçemi, ilimi, Anadolu’yu, Ali Gardaşın kimliğinde beni yetiştiren değerlerin farkındalığı kuşatmıştı kalbimi.
Ali Gardaş ise benim için ağabey olmanın çok ötesinde bir insandı. O gerçekten kaybolmaya yüz tutmuş değerlerimizin ideal bir temsilcisiydi. Kime sorsanız onunla ilgili söylediği tek şey, “İşte o adam, tam bir Anadolu insanı, adam gibi adam” idi.
Ali Gardaş ve çevresindeki olayları okuduğunuzda biraz da olsa Anadolu’dan bir esinti hissederseniz; “Oh be başardık ağabey, başardık canım ağabeyim” diyeceğim.
Bu çerçevede minnet borcum var insanlara ve ancak teşekkürle yad edebilirim.
İlk teşekkür Ali Gardaş’a: Oturduğum koltuktan, taşıdığım ünvana, çocuklarımın yediği helal ekmeğe, yaşamımda elde ettiğim tüm güzelliklerin çimentosu olduğu için.
Sonra babama, Hasan dedeye: Bana verdiği yaşamla mücadele genleri için, insanın gerektiğinde ne kadar dirençli, çalışkan ve özverili olabileceğini öğrettiği için.
Anneme, Emine Hatuna: Mütevazılık geni yanında 40’ından sonra beni dünyaya getirerek gösterdiği cesaret ve sabırdan ötürü, anne olma sorumluluğunu yaşama sarılma hırsı ve güzelliği ile birleştirmede gösterdiği olağanüstü başarı için.
Refika Bacıma; öksüzlüğe isyan ederken, acıların ve güzelliklerin paylaşıldığında insana ne kadar artı değer kattığını bana öğrettiği için.
Emişen Bacıma, ailemizin değerlerini Sivas’ın o güzel beldesinde, Gemerek Kümeören’de hala yaşattığı için.
Veysel Ağabeyime: Ağırbaşlılığın, sakinliğin, dürüstlük ve güven duygusunun bir insanın kimliği ile özdeşleştiğinde onun nasıl örnek bir insan haline gelebildiğini gösterdiği için.
Kardeşim, Cemal amcamın oğlu, çocukluk arkadaşım, pek çok anıyı birlikte yaşadığımız Mustafa’ya: Olay, zaman, mekan ve dil düzeltmeleri ile verdiği cesaret yanında bu kitabın editöriyal sorumluluğunu üstlendiği için.
Geniş aileme, akrabalarıma, köyüme, ilçeme ve güzel ilim Sivas’a, Tüm Sivaslılara. Bana Anadolu’nun değerlerini yaşattıkları için.
Elbette son teşekkür, her adımda desteğini kalbimde hissettiğim eşime ve çocuklarıma. Remziye, Anıl ve Mehmet’e. Bana inandıkları, güvendikleri ve aileme olan görevimdeki eksikliklerimi görmezden geldikleri için.